Ardeşen ve Ayder: Rize’den Kalan

Dış Turizm ; eğer arkeolog veya diplomat değilseniz bir insan olarak “haz almak için” yapacağınız bir faaliyettir. Aynı zamanda bu faaliyet esnasında haz almak için “harcama” yapmanız gerektiği de bir gerçektir. Bu gerçekliğin; eğer turistlerin geldiği bir coğrafyada yaşıyorsanız “ekonomik getiri” yaratacağı da kesindir. Fakat yaratılan getirinin coğrafi kaderinizi yok ettiği yerde; yani “haz almak” için gelenin kelimenin tam manasıyla “elde etmek” istediği yerde, artık bu olay “turizm”  kapsamında değil “işgal” kapsamında değerlendirilir. 

Rize

Trabzon civarında Karadeniz otoyoluna çıkıp otostop çekmeye başladım. Çok beklememiştim ki bir araba durdu. Beni arabasına alan adam bir Karadenizli ve işi gereği on yıllardır Karadeniz otoyolunu kullanan biriydi. Hoş sohbet ilerledik, arabasını yol kenarında bir şeyler satan bir tezgâhın önünde durdurdu. Yaş incir aldı, hayatımda ilk defa bir yaş inciri tamamı ile yedim. Bu güzel yolculuğun iki faturası oldu; inerken uyku tulumumu arabada unuttum ve uzunca otostop çekmemi gerektirecek, hiçbir arabanın durmadığı dandik bir yerde saatler harcadım.

Hafif uzakta bir araba durdu. İçinden inen adamı babama benzetmek için ciddi bir sebebim vardı: Saatlerce karbon monoksit solumuştum. Adama yaklaştım. Yaklaştım. Yaklaştım. Oğlum dedi. Baba dedim. Arabanın içine baktım. Dayımı, anamı, ninemi, teyzemi arabanın içinde gördüm. Onları görmemin sebebi karbon monoksit değil, kuzenimin düğünüymüş. Ardeşen’de yapılacak bu düğün için yola çıkmışlar.

Bu durum kulağa sevindirici gelebilir, ama benim Karadeniz sahillerinin talihi gibi olan makus otostop talihim, arabada yer olmadığı için yüzüme gülmedi. Tekrar devam ettim otostop çekmeye. Baktım hayır yok beklemekten, dolmuşa bindim ve önce Rize merkez sonra Ardeşen’e yola koyuldum. Şanslıydım Couchsurfing üzerinden kalacak bir ev buldum.

Ardeşen

Ardeşen, Rize’nin Karadeniz’e kıyısı olan beldelerinden.  İlçeye girdiğiniz yerde, Ardeşen-Çamlıhemşin yolunun başladığı yerde, dere denize dökülüyor. Gider gitmez geç kaldığım düğüne katıldım. Üç gece kaldım Ardeşen’de. Çamlıhemşin’in Ayder yaylasına giden dik yolunu sağlı sollu çevreleyen esnaflarda size de tavsiye edebileceğim ve adı Muhlama mı yoksa Mıhlama mı olduğunu anlayamadığım yemeği defalarca yedim. Mısır unu, Trabzon peyniri ve tereyağının karışımıyla yapılan bu yemekle keşke daha önce tanışsaydım dedim.

Mıhlama

Ayder

Arapça bilmem. Ama hayrete düşen bir Arap “cennet” dediğinde farkına varabilirim. Böyle demesi normal tabi insanın. Karadeniz’in yaylaları, insanın okuduğu ve semavi olduğuna inanılan bütün suhuflarda tasvir edilen ebedi istirahatgahlara benziyor. Hediyelik eşya satan dükkanlar, oteller, bungalov evleri, çayırlar ve el işi örgüler satan yaşlı şirin teyzeler…

Ayder Yaylası

Yöreyi daha fazla tarif edip ve göstererek daha gitmemiş olanlar için  heyecanı kaçırmayayım. Coğrafyamız kendisinden, kültüründen ve insanından utanılacak bir coğrafya değil. Anadolu’nun görülesi çok yeri var. İnsanlardan şu cümleyi dahi duydu kulaklarım “Tanrı bize cennetin kartpostalını yollamış.” Kısmen katılırım, yeşili sevene harika bir yerdir Rize. Ayder yaylası ise ulaşımı kolay ve tanınırlığı çok olduğu için Rize’nin birbirinden güzel yaylalarından en çok ziyaret edileni. Sizin de gidip görmeniz dileğiyle…

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir